Teknoloji dünyası yıllardır modern cihazların yaydığı frekansların "zararsız" olduğunu savunsa da, İsviçre merkezli bağımsız bir enstitüden gelen son rapor dengeleri değiştirdi. Elektromanyetik dalgaların kümülatif etkileri üzerine yapılan bu kapsamlı çalışma, eski korkuları haklı çıkaracak çarpıcı veriler sunuyor.
2025 yılı itibarıyla hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan akıllı gözlükler, yüzükler ve sürekli senkronize çalışan diğer giyilebilir cihazlar, vücudumuzla daha önce hiç olmadığı kadar yakın temas halinde. Rapora göre, bu cihazların yaydığı düşük seviyeli radyasyon, tek başına zararsız görünse de, 24 saatlik kesintisiz maruziyet durumunda hücresel stresi tetikleyebiliyor. Özellikle uyku sırasında bile yanımızdan ayırmadığımız, hatta vücudumuza temas eden bu dijital uzuvlar, biyolojik ritmimizi bozma potansiyeline sahip.
Teknoloji devleri bu bulguları "henüz kesinleşmemiş erken veriler" olarak nitelendirse de, bilim insanları "mesafe" kavramının önemine dikkat çekiyor. Mesele artık sadece telefonu kulağımıza götürmek değil; dijital ekosistemin bizi görünmez bir ağın içinde sürekli bağlı tutması. Eskiden sadece arama yaparken maruz kaldığımız dalgalar, artık veri akışının hiç kesilmediği bir dünyada, soluduğumuz hava gibi bizi sürekli çevreliyor.
Bilim dünyası bu yeni verileri ve güvenlik standartlarını tartışadursun, kullanıcılar için en güvenli liman yine "bilinçli kullanım" gibi görünüyor. Teknolojiyi hayatımızdan çıkarmak imkansız olsa da, cihazlarla aramızdaki fiziksel mesafeyi korumak ve geceleri bağlantıyı kesmek, sağlığımız için atabileceğimiz en etkili adım. Unutmayalım ki, teknolojinin sunduğu konforun bedelini, görünmez risklerle ödemek zorunda değiliz.









